Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Temmuz 2025 itibarıyla yaptığı açıklamada Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında enerji alanında yeni bir anlaşmanın gündemde olduğunu duyurdu. Bu olası işbirliği, özellikle doğal gaz, yenilenebilir enerji ve nükleer teknolojiler başta olmak üzere kritik enerji başlıklarını kapsayacak şekilde planlanıyor. Küresel enerji dönüşümünde söz sahibi olmayı hedefleyen Türkiye için bu adım, stratejik ve ekonomik açıdan önemli sonuçlar doğurabilir.
Bakan Bayraktar’ın açıklamasına göre, iki ülke arasında görüşmeler bir süredir devam ediyor ve anlaşma zemini büyük ölçüde olgunlaştı. ABD tarafının özellikle LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ihracatı konusunda Türkiye’yi stratejik bir geçiş noktası olarak konumlandırmak istediği ifade edilirken, Türkiye’nin de bu çerçevede enerji arz güvenliğini çeşitlendirmeyi amaçladığı belirtiliyor.
Anlaşmanın Olası Kapsamı Neleri İçerecek?
Enerji uzmanlarının yorumlarına göre, Türkiye ile ABD arasında gündemde olan anlaşma üç ana başlık etrafında şekillenebilir:
- LNG Tedariki ve Altyapı Yatırımları:
ABD’nin büyük LNG üreticileriyle yapılacak uzun vadeli anlaşmalar sayesinde Türkiye’nin ithal doğalgaz portföyü çeşitlenecek. Ayrıca, Türkiye’deki LNG terminallerine yeni yatırım yapılması gündemde. Mevcut tesislerin kapasitesi artırılabilir. - Yenilenebilir Enerji İşbirliği:
Güneş ve rüzgâr enerjisi yatırımlarında Amerikan teknoloji firmalarıyla yapılacak ortaklıklar, Türkiye’nin yenilenebilir kapasitesini büyütme hedeflerine katkı sağlayabilir. Bu işbirlikleri hem teknoloji transferi hem de finansman açısından önemli avantajlar getirebilir. - Nükleer Enerji ve İleri Teknoloji:
ABD merkezli bazı enerji devlerinin küçük modüler reaktör (SMR) teknolojisi konusundaki deneyimi, Türkiye’nin nükleer enerji projelerinde yeni bir dönem başlatabilir. İkinci ve üçüncü santral projelerinde ABD’li şirketlerin yer alabileceği iddialar arasında.
Enerji Arz Güvenliği ve Jeopolitik Strateji
Türkiye, enerji ihtiyacının büyük kısmını ithalatla karşılıyor. Bu nedenle kaynak çeşitliliği ve uzun vadeli arz güvenliği, enerji politikalarının temelini oluşturuyor. ABD ile yapılacak bir anlaşma sayesinde, hem Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığı azalacak hem de küresel kriz dönemlerinde esnek tedarik modeli devreye alınabilecek.
Jeopolitik açıdan ise Türkiye’nin enerji koridoru olma rolü daha da pekişecek. Karadeniz, Akdeniz ve Orta Doğu’dan Avrupa’ya uzanan enerji yolları üzerinde yer alan Türkiye, LNG ve elektrik ticareti alanında bölgesel bir merkez olma yolunda ilerliyor.
Ekonomik Etkiler ve Yatırım Potansiyeli
Yapılacak anlaşmanın ekonomik yansımaları sadece enerji sektörüyle sınırlı kalmayacak. Yeni anlaşma kapsamında Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırım girişinin artması, enerji teknolojilerinde yerli üretimin teşvik edilmesi ve istihdamın büyümesi gibi dolaylı etkiler bekleniyor.
Amerikan şirketlerinin Türkiye’de kurulacak enerji tesislerinde üretim, bakım, mühendislik ve yazılım alanlarında Türk firmalarıyla işbirliği yapması, yerel tedarik zincirini de güçlendirebilir. Özellikle yenilenebilir enerji ekipmanlarının Türkiye’de üretilmesi, ihracat potansiyelini artırabilir.
Bakan Bayraktar’ın Açıklamalarından Satır Başları
Bakan Bayraktar, yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:
- “Türkiye’nin enerji arz güvenliğini sağlamak adına her fırsatı değerlendiriyoruz.”
- “Amerika ile enerji alanında karşılıklı menfaate dayalı bir işbirliği kurmak istiyoruz.”
- “Doğal gazda LNG yatırımları, nükleerde teknoloji işbirliği ve yenilenebilir enerji finansmanı gibi başlıklar ön planda.”
Uluslararası Enerji Dönüşümünde Türkiye’nin Yeri
Küresel enerji dönüşümünde fosil kaynakların yerini yenilenebilir ve düşük emisyonlu teknolojilere bırakması, ülkeler arası yeni işbirliklerini zorunlu kılıyor. Türkiye’nin bu dönüşümde dengeli bir enerji karması oluşturarak hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirliği sağlaması gerekiyor. ABD ile yapılacak yeni anlaşma da bu çerçevede atılacak önemli adımlardan biri olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin enerji diplomasisinde son dönemde attığı adımlar, sadece iç pazara değil, dış pazarda da güven inşa etmeyi amaçlıyor. Yeni enerji anlaşması, Türkiye’nin dış politikada da elini güçlendirebilir ve küresel enerji masasında daha aktif rol almasını sağlayabilir. Enerji politikalarının merkezine dönüşüm, güvenlik ve uluslararası işbirliğini alan Türkiye için bu anlaşma süreci kritik bir eşik olabilir.